Hem bir Amerikalı hem de Filistin kökenlerine çok bağlı birisi olarak sizin sesiniz, düşünceleriniz bizim için çok önemli. Özellikle de Gazze’de yaşanan soykırım konusunda sesinizi yükseltiyorsunuz. İsrail’in İran’a saldırısının ana sebeplerinden birisi Gazze’de olanlardan uluslararası kamuoyunun dikkatini uzaklaştırmak mıydı?
İnsan Hakları Savunucusu Prof. Dr. Noura Erakat:
“İsrail’in İran’a saldırısını tek bir amaca indirgeyemeyiz. İsrail uzun süredir, İran’a saldırmayı ve bu savaşa ABD’yi de çekmeyi hedefliyordu. Bu uzun zamanlı bir politikaydı. Aynı zamanda İsrail’in uluslararası hukuk sisteminden hiç hesap vermeden sıyrılması ve bizzat bu sistemi aşındırması sonucu olarak dünya kamuoyunun dikkati Gazze’den uzaklaştı. Saldırı kesinlikle dikkatleri başka yöne çekti, ancak uluslararası toplum zaten Gazze’de bu çağın en büyük vahşetiyle hiçbir zaman yüzleşmek istemiyordu. İsrail’in bu süreçteki saldırılarında da 800’den fazla Filistin’li öldürüldü. Sistem 600 günden uzun süredir felç halde bu vahşeti durdurmaktan aciz”
ABD Başkanı Donald Trump, “Gazze’den iyi haberler gelecek” dedi, sizce ne kastetti? Kendisi ‘savaşları bitireceğini’ söylemişti ama Orta Doğu’da özellikle de Gazze’de biz hala büyük bir acı görüyoruz.
İnsan Hakları Savunucusu Prof. Dr. Noura Erakat:
“ABD, İran’a diplomasi için zaman vereceğini söylemişti, ancak tam tersi yönde hareket etti. Ağzından çıkan şey şu an ciddiye alınamaz. ABD, onlarca yıldır Filistin konusunda yıkıcı bir rol üstlendi. ABD sadece silah sağlamıyor, İsrail’i uluslararası sahnelerde de koruyor.”
Amerikan halkı İran’a yapılan ABD saldırısını nasıl karşıladı? Nasıl tepki verdi? Sizce ABD doğru olanı mı yaptı, yanlış mıydı? Özellikle de siz bir Filistinli-Amerikan olarak ne düşünüyorsunuz?
İnsan Hakları Savunucusu Prof. Dr. Noura Erakat:
“Kesinlikle yanlıştı ve illegaldı. İran rejimine karşı da çok siyasi açıdan eleştiriler olsa da, bu saldırıyı haklı gösterecek hiçbir geçerli neden yok. Hem hukuki hem de ahlaki açıdan savunulamaz. Ne yazık ki, Amerikalıların çoğu sürekli savaş ve emparyalizmi destekleyen bir medya ve eğitim sistemi tarafından şekillendiriliyor.”
Daha önce güçlü bir konuşmanızda şöyle demiştiniz: “Biz, atalarımızın diktiği zeytin ağaçları gibiyiz. Sarsılmadık. Gitmiyoruz. Bu konuşmayı yaptığınızdan bu yana pek çok zaman geçti. Bu zeytin ağacı ifadelerinin arkasında yatan hikaye ne?
İnsan Hakları Savunucusu Prof. Dr. Noura Erakat:
“Bu sözleri 2023 Kasım ayının başında, soykırımın sadece birkaç hafta sonrasında söyledim. Ben, Nakba’yı yaşamış ve hala yaşamakta olan Filistinlilerin bir ürünüyüm. Ailemin kuşaklar boyu evleri alındı, toprakları yok edildi. Ben, benden önceki nesiller ile benden sonra gelecek olanlar arasında bir köprüyüm. Zeytin ağaçlarından bahsettiğimizde, bu ağaçların sadece Filistin’in doğal toprağı değil, aynı zamanda bu toprağa olan köklenmişliğimizi sembolize ettiğini kastediyoruz. Şahsi kayıplarım, bugün Gazze’de yaşananlarla karşılaştırıldığında çok azdır. Bugün yaşananlar, tek başına bir olay değil, devam eden Nakba’nın en zalim evresidir. Bu sistem, Filistinlileri yok edip, yerlerine Yahudi-Siyonist yerleşimciler koymak ve burada hiç kimse yoktu mitini yaratmak üzerine kurulmuştur. Mücadelemiz sadece bu soykırımı durdurmak için değil, aynı zamanda bu sömürgeci yapıyı sökmek içindir. Sadece Filistinliler için de değil, tüm halklar için özgürlük, gerçek bir dekolonizasyonla mümkündür.”
İran-İsrail arasında gördüğümüz ateşkes yakın zamanda Gazze için mümkün mü?
İnsan Hakları Savunucusu Prof. Dr. Noura Erakat:
“Başkan Biden veya Trump bir telefon konuşmasıyla bu soykırımı bitirebilirdi. Tüm devletler buna katılabilirdi sadece ABD değil, örneğin Avrupa Birliği’nin de fırsatı vardı. İsrail ile ticareti, diplomatik ilişkileri kesmek gibi Güney Afrika gibi. Herkes bunu yapabilir. ABD’de, halkın giderek artış gösteren bir şekilde soykırıma son verilmesini desteklemesi, hükümetin otoriter yöntemlerini artırmasına neden oldu. Bu yöntemler arasında izleme, baskı, hatta sınır dışı etme de var. Amaç muhalefeti susturmak ve devletin soykırım politikasını sürdürmektir.”
Geçmişteki ve güncel, ABD Orta Doğu politikalarını düşündüğümüzde, Filistinlilerin sesinin gerçekten duyulduğunu düşünüyor musunuz?
İnsan Hakları Savunucusu Prof. Dr. Noura Erakat:
“İnsanlar genellikle bana ‘sessizlerin sesisin’ der ama bu tamamen yanlış. Filistinlilerin sesi var. Hem de güçlü bir ses. Sorun Filistinlilerin konuşmaması değil. Sorun, dünyanın onları sistematik olarak susturmasıdır. Yaşanan katliamlar, sanki doğal afetmiş gibi sunuluyor. O politikaları uygulayanlara ya da askeri faillere hiçbir sorumluluk yüklenmiyor. Ancak şunu bilmek gerekir: O sesler var ve sayılarca, yüzlerce, binlerce.”
Sizce neden uluslararası toplum devletler arası gerilimlerde tansiyonu düşürmek için bu kadar hızlı harekete geçerken konu Gazze’de yaşananlar olduğunda çok yavaş?
İnsan Hakları Savunucusu Prof. Dr. Noura Erakat:
“Sorunun içinde cevabı da barındıran bir soru soruyorsunuz. Uluslararası toplumun önceliği devletlere vermesi. Bunu Rusya-Ukrayna’da ve dünyadan gelen tepkilerde çok açık şekilde görüyoruz. Siyonist ideolojiye bağlılık, o şiddetin sonucunu soyutlayarak görmezden geldiğinde, Filistinlilerin yaşamlarını değersizleştiriyor. Onları, İsrail’in hedeflerine ulaşabilmesi için neredeyse ikincil, gözden çıkarılabilir hale getiriyor. Ortadaki düşüncel çerçeve Filistinlileri insanlıktan çıkarmış durumda. Hayatlarının ve geleceklerinin değeri, Siyonist ideolojinin sürdürülmesine bağlı hale getirilmiş. Sonuçta, insanlar tüm bu dehşeti canlı yayında izliyor, Uluslararası Adalet Divanı karar veriyor, Uluslararası Ceza Mahkemesi soruşturma yürütüyor, Birleşmiş Milletler özel raportörleri harekete geçiyor, yerel yönetimler ve parlamentolar adım atıyor. Ama yine de değişen bir şey olmuyor. Siyonizm hâlâ tüm dünya için ve insanlık için bir tehdit olmayı sürdürüyor. Bu tehdit, Gazze’de tüm açıklığıyla sergileniyor.”

Libya hazımsızlığı! “Yunanistan’ın çabası beyhude”
.